www.KRaLBCiLeR.tr.gg
  KRAL FIKRALAR
 

SON İKİ SORUYA DİKKAT

Küçük Ali okula başladığından beri her gün öğretmeni Aysel Hanım'a gidip,
- "Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benım yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın" diye şikayet edermiş. Bundan sıkılan Aysel Öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış. Okul müdürü:
- "Peki" demiş, "Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım" ve başlamış sorgulamaya,
- İki kere iki?
Ali hemen
-"Dört" demiş,
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen
-"Yetmiş iki" demiş,
-"Kaç mevsim var?"
Ali hemen
-"Dört" demiş.
Bu sirada Aysel Hoca da
-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım" demiş ve sormuş:
-"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu nedir?"
Ali hemen
-"Ayak" demiş, Aysel Hoca sormuş
-"Peki senin pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan şey nedir?"
Ali hemen yanıtlamış
- Cep.
Bunun üzerine Aysel Hoca dönmüş müdüre,
-"Üçe koyalım hocam" diyecekken;
Müdür,
-"Hocam, bu çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki
soruya ben doğru cevap veremedim."


AZRAİL İLE OYUN OYNANMAZ

 Huzurevinde arka arkaya gelen ölümlerden moralleri bozuk üç arkadaş
> aralarında dertleşiyorlarmış..
> Biri "Azrail'i kandırmak lazım .." demiş.. Öbürleri nasıl, diye
> sorunca tezini açıklamış..
> "Bu Azrail can almaya geliyor ya! Onunla göz göze geldiğimizde
> bebek taklidi yapalım.. Bunların yaşı küçük, bir yanlışlık olmalı
> der, çekip gider.."
> Yaşlılığa ikinci çocukluk demeleri boşuna değil. Bu çocukça fikir
> diğerlerinin de aklına yatmış.. Başlarına kötüsü geldiğinde ne
> yapacaklarını birbirlerine belletmişler ..
> Aradan zaman geçmiş.. Bir gece Azrail, aynı odayı paylaşan üç
> kafadarı gece yarısı ziyaret edivermiş..
> Orağını yere tak tak tak diye vurduğunda kafadarların üçünün
>birden
> gözleri açılmış..
> Bakmışlar ki Azrail hazır.. Birinden birini, belki de üçünü
> öldürecek.. Hemen belirledikleri A plânını uygulamaya geçmişler..
> Üçü birden bebek taklidi yapmaya başlamış ..
> Biri "Aguuu.." sesleri çıkarırken öbürü parmak emiyor, üçüncüsü de
> "Mama.. Mama.." sesi çıkarıyor.. Azrail bir süre seyretmiş
> hallerini.. Sonra elini gülerek başına vurmaya başlamış:
>
> "HADİ BAKALIM ATTAA "

"T"
, "S"
Mİ ,SEN KARAR VER 

Ögretmen bir gün ögrencilerine söyle bir soru sormus :
- Insanlarda istem disi çalisan sey nedir ?
Ögrencilerden biri parmak kaldirip cevap vermis :
- Tik tir hocam...
Ögretmen soruyu bilen ögrencisine :
- Aferin oglum senin adinne? diye sormus.
Ögrenci :
- Tüleyman hocam... demis...

ÇAKAL KAYSERİLİ

Küçük Kayseriliye hocası sormuş :
- Altı kere altı?
- Otuz dokuz.
- Otur, sıfır.
Arkadaşı sorar :
- Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?
- Pazarlık edecektim, anlamadı...


Ümmeti Muhammed'in selamı var

Öğrencinin biri Mısır'da üniversite okuyormuş. Yazılılar bittikten sonra sömestır tatili olmuş. Arkadaşı Ali'ye, ben memleketime gidiyorum sen bana notlarımı iletirsin: Eğer bir zayıfım varsa Ali'nin selamı var, iki zayıfım varsa Muhammed'in selamı var, üç zayıfım var ise Muhammet Emin'in selamı var dersin demiş. Arkadaşı notlara baktıktan sonra evini aramış, babası çıkmış telefona. Ali orada mı diye sormuş; babası, yok demiş, o da notu bırakmış:
- Ali geldiğinde söyleyin, ümmeti Muhammed'in selamı var.

BEN SANA BİŞİ OLMAZ DEMEMİŞMİYDİM


Küçük kız sınıfta Fen Bilgisi dersinde birden parmak kaldırıverdi:
"Öğretmenim bişey sormak istiyorum!!"
"Evet seni dinliyoruz..?"
"Benim anneannemin bebeği olur mu?"
Öğretmen tabi çok şaşırmış ama "anneanneler bebek yapmak için
biraz yaşlıdırlar" diye gülümsemiş.
Bizim bıdık yine sormuş:
"Peki annemin bebeği olur mu?"
Ögretmen cevaplamış:
"Annelerin bebeği olur ama yaşları ilerledikçe bebekleri olma ihtimali azalır"
Derken küçük kız:
"Peki öğretmenim. Ya benim bebeğim olur mu"
Öğretmen gülmüş:
"Senin yaşın daha çok küçük, olur mu
öyle şey?"
Bunun üzerine arka sıralardan erkek çocuklardan biri bağırmış:
"Baaak!! Ben sana bişey olmaz dememiş miydim?


SİTİLİNİ SEVDİM 

Öğretmen öğrencilere soru soruyor:
-"Ağaçta 7 kuş var.Avcı ateş ediyor,3 tanesini vuruyor.Ağaçta kaç kuş kaldı?"Biri cevap veriyor:
-"4 kuş kalır."Başka bir çocukta hemen atılır:
-"Hayır öğretmenim ateş edince bütün kuşlar uçar,ağaçta hiç kuş kalmaz..."Öğretmen bunun üzerine:
-"Cevap yanlış ama stilini sevdim."der.Çocuk buna karşılık verir:
-"Öğretmenim,bende bir soru sormak istiyorum...Karşıdan 3 bayan geliyor,ellerinde dondurma var.Biri yalayarak yiyor,biri emerek,biri de ısırarak...Bu bayanlardan hangisi evlidir?"Öğretmen düşünüyor,düşünüyor...-"Emerek yiyen evlidir",diyor...Çocuk cevap veriyor:
-"Hayır öğretmenim,parmağında alyansı olan...Ama ben de sizin stilinizi sevdim.."

MUCİZE

Öğretmen çocukların "mucize" kelimesini bulmalarını istiyormuş.
- İnsan yirminci kattan düşüp ölmezse buna ne denur?
- Tesadüf, demiş öğrenci Temel
Öğretmen soruyu yinelemiş.
- Peki, insan yirminci kattan ikinci kez düşer yine ölmezse ne denir?
- Şans.
- Peki üçüncü kez olsa?
- Alışkanlık...

SEZONLUK BİLET NE KADAR ?

Üniversitede, dönemin ilk gününde rektör yeni gelenleri toplamış, üniversite kurallarını anlatırken sıra yurt olayına gelmiş. Rektör demiş ki :
- Kız yurtları erkek öğrenciler için yasak bölge. Erkek yurtları kız öğrenciler için. Yasak bölgede yakalanan kişiye ilk seferinde 200 milyon ceza kesilecek. İkinci yakalanışında 300 milyon, üçüncü yakalanışında da 500 milyon ceza kesilecek. Sorusu olan var mı?
Arka taraftan bir erkek öğrenci sesi :
- Sezonluk bilet ne kadar? 

BU TEMEL ADAMI ÖLDÜRÜR YAHUUU

Temel'in babası vefat eder.

Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar:

Nasıl oldu?

Cevap: 30.kattan aşağıya düştü.

Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş.

Temel: Yok yok öyle ölmedi. tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi.

Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman.

Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına.

Adam: Demek çatıya çarpıp öldü.

Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti.

Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman. Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı.

Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık. Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye.

Adam: Orda mı öldü? Temel: Yooo. Ordanda yine kasaba.

En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu:

Ulan nasıl öldü bu adam?

Temel: "Baktık durmuyo. Vurduk.!

SAPIK BU KIZ

İngiltere'nin saygın kiz kolejlerinden birinde biyoloji öğretmeni öğrencilerden Miss Perkins'a:
-"Soyle bakalim, insan vucudunda uyarıldığında normal büyüklüğünün altı katına ulaşan organ hangisidir?"
Ögrenci yüzü kızararak:
-"Bana bu soruyu sordugunuzdan ailemi haberi olacak"
demiş.Öğretmen başka bir öğrenciye dönmüş ve:
-"Sen söyle Miss Sarah"
demiş.Sarah:
-"Loş ışıkta gözbebeği"
yanıtını vermiş.Ögretmen aferin dedikten sonra Miss Perkins'a dönmüş ve:
-"Sana üç sey soyleyeceğim"
demiş:
1-Dersine hiç çalışmamışsın, bundan ailenin haberi olacak..
2-Aklın fikrin sürekli kötü şeylerde.
3-İlerde çok büyük hayal kırıklığına uğrayacaksın...

AHH ŞU HOCALARIMIZ

Okula yeni gelen öğretmen ilk dersinde ögrencilere ilginç
bir çağrıda bulunmuş:
- Kendini geri zekalı hisseden varsa ayağa kalksın...
Sınıfta çıt yok. Nihayet biri kalkmış:
- Sen kendini geri zekalı mı hissediyorsun?
- Hayır, demiş çocuk, ama sizin tek başına ayakta kalmanıza gönlüm razı olmadı da... 

MATEMATİK

Küçük John okuldan eve gelir ve üzgün bir sekilde, "Matematik
dersinden 1 aldim" der. Babasi hemen sorar,
"Neden ?" "Ögretmen 3x2 kaç eder?" diye sordu,
ben de "6" dedim. Babasi hemen oglunu tasdikler ve
"Fakat bu dogru" der. Ondan sonra da "ögretmen
2x3 kaç eder?" diye sordu.
BABASI OĞLUNA:"Has s***ir, ne farki var ki ?"
"Ben de ögretmene aynisini söyledim.!

YASAL OLUPTA MANTIKLI OLMAYAN NEDİR ?

Bir öğrenci, lojistik ve organizasyon dersinin yazılı sınavından kalıyor.
Öğrenci: Siz beni cezalandırıyorsunuz. Bunu hiç anlıyor musunuz?
Profesör: Evet tabi ki.Yoksa nasıl profesör olabilirdim?
Öğrenci: İyi o zaman. Size birşey sormak istiyorum. Eğer doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu alıyorum ve gidiyorum. Fakat bununla beraber eğer cevabı bilemezseniz bana iyi not vereceksiniz.
Prof: Anlaşıldı tamam. Sor bakalım.
Öğrenci:Yasal olupta mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olupta ama yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?
Profesör iyice bir düşündükten sonra hiç bir cevap veremiyor. Ve o öğrenciye iyi not vererek onu geçiriyor. Daha sonra profesör en iyi öğrencisini çağırıyor ve ayni soruları ona soruyor. Öğrenci hemen cevap veriyor:
"Siz 63 yaşındasınız ve 35 yaşındaki bir bayanla evlisiniz. Bu yasal ama bununla beraber mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir dostu var, bu gerçi mantıklı ama yasal değil. Siz, karınızın dostuna iyi bir not veriyor ve onu geçiriyorsunuz oysa ki o sınıfta kalmıştı. Bu ise ne mantıklı ne de yasal."

İŞTE KUDBETTİN HOCANIN FIKRA VERSİYONU

Renkli kişiliği ve düşük not vermesi ile öğrencileri arasında özel bir üne sahip olan felsefe öğretmeni, sınav yapacağı gün öğrencilere, önce kâğıt ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp masanın üzerine koydu.
Sonra:
"Sınav sorumu soruyorum" dedi. "Bu sandalyenin var olmadığını
kanıtlayınız."
Sıfırcı felsefe öğretmeni, sınav kâğıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki ününe gölge düşüreceğini bilmesine rağmen, hayatında ilk kez bir öğrencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı.
Öğrencinin sınav kâğıdında yalnızca şu iki sözcük yer alıyordu:
- Hangi sandalyenin?

ÜNİVERSİTE'DE LAZIM OLABİLİR

 
ANKARA'da üniversitede okuyan genç kız İSTANBUL'daki babasına telefon etmiş;
- ''Baba, merhaba Ben Lale''.
- ''Ooooo Güzel kızım benim. N'abersin bakalim?''.
- ''Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla''.
- ''Hayırdır? Bi sorun'mu var?''.
Kız ağlamaya başlar babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir;
- ''N'ooldu kızım? anlatsana''.
- ''Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş''.
- ''Ne evi lan? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin'de bosaniyorsun''.
- ''Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı'ya ben onunla evlendim''.
- ''iyi halt ettin, zilli neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın''.
- ''Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış''.
- ''Püüh. Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?''.
- ''Ama babacığım O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını''.
- ''Peki Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı ögleden sonra Bankaya gidip çekersin sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotografları''.
- ''Sağol baba Eeee şey bi'de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var''.
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur;
- ''Kürtaj'mı? Bi'de hamile'mi kaldın o çocuktan sen?''.
- ''Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı... Zaten o yüzden ayrılıyoruz'ya''.
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır;
- ''Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım nedir bu başımıza gelenler okulu bitirir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını''.
- ''İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü''.
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürür;
- ''Okuldan'mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli? Eh ulan sen hele bi gel buraya ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmiycam sana ilk isteyenle'de evlendiricem''.
- ''O iş zor be baba biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben''.
- ''Allahım, çıldıracağım bir de cinsel hastalıklar haaa... kesin o zencidendir''.
- ''Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır''.
Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
- ''Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya seni alıp gelecek. Adresini ver bakim''.
- ''Mahmutpaşa Karakolu'ndayım gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında''.
- ''Karakol'mu? bi'de karakola'mı düştün layyynnn? Ne yaptın?''.
- ''Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy'de kokoreççi dükkanına girdim. Ama neyse'ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralık araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım''
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar;
- ''Babacığım sakın üzülme bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım''.
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır;
- ''Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul'da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin''...!
                                                   BY RIDVAN&BY DENİZ

 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol